30 Kasım 2011 Çarşamba

Farklı Bir Pardus Deneyimi

Pardus OS

Pardus işletim sistemini ilk kurduğumda “bu işletim sistemiyle ne yapacağım” gibi kafamda cümleler dolaşıyordu. Ancak cebit bilişim fuarından almış olduğum kurulum cd'sinin vermiş olduğu heves hala üzerimde etkisini göstermekteydi. İlk kurduğum zaman kullanmakta zorluk çektim, yıllardır windows kullanan bir bilgisayarcı olduğum için her simgeyi çift tıklayarak açmaya çalışıyordum. Ama pardus kurulumuyla default tek tık ile açılma özelliği aktif oluyordu. Simge ve klasörlere tek tıklama ile girebiliyorsunuz. Nedense çift tıklayarak girmek daha iyi olabileceğinden, yada alışkanlık olsa gerek ki windows alışkanlığımı burada kullanmak istedim. İlk işim olarak klasörleri çift tıklayarak açma özelliğini ayarlamam oldu. Sistem ayarları > Donanım > Girdi Aygıtları > Fare kısmından “Klasör ve dosyaları açmak için çift tıkla” özelliğini aktif ettim.

Daha sonra sık kullandığım uygulamaların masaüstünde simgelerinin durmasını sağlamak oldu. Çünkü Windows kullanırken de bir programı çok sık kullanıyorsam eğer o programın kısayolunu mutlaka masaüstünde bir yere atardım. Bunu yapmak içinde öncelikle programcıkların kilidini açmam gerekliydi, ardında da ilgili uygulamayı sağ klik yaparak masaüstüne ekle linkine tıklamam yeterli oldu. Bunu da yaptıktan sonra artık yavaş yavaş ısınmaya başladığımı hissetmiştim. Uygulamaların bulunduğu yerden opera tarayıcısı ve virtualbox yazılımını da kurduğumda kendimi bir hayli özgür hissettim. Birgün ise ağ arayüzünü kurcalarken mevcut tanımlı bağlantıyı sildim. Ne yaptıysam da dsl bağlantıyı tekrar aktif edemedim. “Daha öğrenecek çok şey var” dedikten sonra çaresizlik içerisinde pardus cd'sini yeniden boot ettim. Ve tekrar bilgisayarı ayağa kaldırdım. Netice itibarıyla ethernet problemini de böylece çözebilmiştim. Pardus iyidir.. Farklı bir deneyimdir..

Hiç yorum yok: