Green Screen teknolojisi hemen hemen bilindik tüm video düzenleme programlarının sunduğu özelliklerden biri ve bildiğiniz gibi film sektöründen tutunda animasyonlara, youtube videolarına ve hatta instagram postlarına kadar her yerde bu teknoloji aktif olarak kullanılıyor. Şimdi elinizde arkası yeşil olan bir videoyu projenize eklediğinizi düşünelim, onu nasıl transparan bir hale getirip başka bir videonun üstüne nasıl getirip kullanabiliriz bir bakalım:
Öncelikle Davinci Resolve'de videoyu projenizin zaman çizelgesine ve kullanmak istediğiniz yere kadar sürükleyip getirin. Normal bir video eklemiş gibi yapın, ekstra bir şey yapmaya gerek yok. Ardından sırasıyla:
Color sekmesine tıklayın
Ardından sağ üst tarafta video çizelgesinin bulunduğu yerden "Alpha Output" kanalı ekleyin
İki mavi noktayı birbirine kanal yolu ile birleştirin. Üstte gördüğünüz gibi.
Qualifier bölümüne tıklayın ve boya seçme tuşu ile video ekranındaki yeşil rengini seçin veya tıklayın.
Son olarak In/out Ratio -100 ve Blur Radius için 9,9 değerlerini girmeyi deneyin.
Buradaki değerler ile oynayarak yeşil perde tamamen kaldırılır ve nesne etrafındaki yeşil çizgilerden kurtulabilirsiniz.
SnowRunner oyununda para çok önemli. Oynayanlar bilir, bir üst model araç almak veya aracı özelleştirmek için deli gibi para lazım olur. Görevleri zorlu parkurlarda bir de güçsüz araçlarla tamamlayarak para kasmak çok can sıkıcı olabiliyor. Siz dilerseniz küçük bir dosya üzerinde rakamsal değişiklik yaparak paranızı yükseltebilir ve garajınızı dilediğiniz gibi genişletebilirsiniz.
Bunun için yapmanız gerekenleri aşağıda sıralıyorum:
Buradaki "CompleteSave" dosyasında oyunla ilgili kayıtlarınız yer almaktadır. Bu belgeyi not defteri ile açarak düzenleyin. Burada "Money" yada oyundaki mevcut paranızı rakamsal olarak aratarak ilgili satırı bulun ve istediğiniz para miktarını yazın. Mesele buraya 700000 yazabilirsiniz. Para sıkıntınız kalmaz.
Eğer isterseniz rank hilesi de yapabilirsiniz. Bunun için aynı dosyada "Experience" için 50000 ve "rank" için de 50 değerlerini girebilirsiniz. Tüm bunlar için aynı dosyada "Experience" ve "rank" diye aramalar yapmanız ve değerleri güncelleştirmeniz yeterli.
Ardından oyunu açarken dosyaları buluta senkronize etmeniz gerekiyor. Zaten oyunu çalıştırdığınızda size bunu soracaktır. Oyuna girdiğinizde değişiklikleriniz aktif olmadıysa bir kaç kez oyundan çıkıp tekrar girmeyi deneyin. Şimdiden hayırlı olsun.
PyCharm IDE'sinde pygame ile bir şeyler yazmaya çalışırken pip üzerinden pygame'ü yüklememe rağmen projeme pygame'i import edemiyordum. Bunun nedeni de garip bir şekilde "No Python İnterpreter" uyarısı alıyor olmamdı. Çevirmen yok gibi bir şey diyor, ama buradaki asıl hata IDE'nin python'un kurulu olduğu dizini göremiyor olmasından kaynaklı. Sanırım öyle yani. :)
Öncelikle pip üzerinden kurulumu böyle yaptım:
Bu resimde gördüğünüz gibi, System Interpreter kısmında sağ tarafta "Interpreter:" olarak python'un kurulu olduğu dizin burada yazmalı. Eğer burada python dizininiz yazmıyorsa pygame gibi bir kütüphaneyi IDE üzerinden kuramaz veya çalışmanıza dahil edemezsiniz.
Dizin doğru bir şekilde IDE'ye tanıtıldıktan sonra artık istediğiniz gibi bu ekrandan kütüphane aratabilir ve IDE ile projenize kurulumu gerçekleştirebilirsiniz.
Son olarak dizini eklerken "python.exe" dosyasını doğru bir şekilde seçtiğinizden emin olun.
Kahverenkli tabelalar genellikle tarihi, turistik veya doğal
güzellikleri olan bir yeri işaret eder. Bu belgeselde toplam uzunluğu 80km’yi
bulan Pazarsuyu Deresinin izinden
gidecek ve sahilden başlayarak yol boyunca bu tabelanın güzelliklerini
keşfetmeye çalışacağız.
Burası Pazarsuyu Deresinin Karadeniz’e döküldüğü yer.
Gördüğünüz gibi tatlı su ile tuzlu su burada birbirine karışır.
Pazarsuyu deresi geçtiğimiz yıllarda rafting projesi ile
gündeme geldi ve 30 km’lik rafting parkuru ile spor severlerin gözde
noktalarından biri olacaktı. Ancak dere üzerindeki HES inşaatları ve taş
ocakları ile birlikte suya karışan çimento sebebiyle dere gri renge
dönüştü,balıklar öldü, ağaçlar kurumaya
başladı ve su debisinde ciddi bir azalma meydana geldi.
Bizde bugün Pazarsuyu deresini yukarıya doğru takip ederek gözlemlerimizi
yapacağız. Yaşayan balık var mı diye suyu inceleyeceğiz, HES’leri ve Taş
Ocaklarını görürsek çevreden görüntü alacağız. Gerçekten kahverenkli bir tabela
bizi güzelliklere mi götürecek, yoksa kurutulmuş, kurutulmaya yüz tutmuş, harap
edilmiş bir doğaya mı? Gelin bu yolculuğa birlikte çıkalım ve Pazarsuyu
deresini tüm güzellikleriyle keşfedelim.
Burada çok güzel bir manzara bulduk, hemen değirmen evinin yan tarafında.
Daha önce bu köprüyü hiç görmemiştim çünkü yolun iç kısmında kalıyor. Burası da
gerçekten muazzammış. Derenin şu tarafı genelde daha derin gibi, buralar taşlık
nedenini bilmiyorum belki selden etkilenmiş olabilir. Ama şu kıyı kesimleri
daha derin. Bu tarafta da şu ileride bir taş yığını var, yani su şimdilik güzel
gözüküyor da şey göremiyorum, nedense balık hiç göremiyorum. Sen gördün mü hiç
balık? Yok. Gözlemlerimize devam edeceğiz,bu suyun gittiği yere kadar,motosikletimizle takip ettiğimiz noktaya kadar takip edeceğiz. ve
incelemelerde bulunacağız.
Burası durduğumuz 4. Nokta, gördüğünüz gibi ortam harika,
tepeler adeta birer pamuk gibi, derenin genişliği, ağaçlar ve su sesi insana
huzur veriyor. Ama nedense arkamdan sıklıkla inşaat kamyonları geçtiği için
çekim yapmakta zorlanıyorum. Neyse böyle sık sık durmaya devam edeceğiz, suya
bakacağız, balık bulursak selam vereceğiz ve onlarla konuşacağız.
Daha duracak çok noktamız var. İleride taş ocakları, HES'ler ve
görüntüleyeceğimiz başka köprüler de var bunun gibi. Kaçırdığımız mutlaka
noktalar olacak, motosikletimizle seyahat ederken yavaş yavaş hareket ediyoruz.
Mümkünse sık sık durup, etrafa bakıyoruz kayda değer bir şey var mı diye.
Bir sonraki durduğumuz yer yine bir köprü, burada da inanılmaz
bir manzara ve atmosfer var. Balık arıyoruz acaba bulabilecek miyiz? Kuzenim
bana “Evet, bu alanda balık avlamak yasakmış” diyor Ben de “dikkatimi çektiğini
ve ilginç bulduğumu ifade ediyorum”
Burada balık göremedik, bakıyoruz ama bulamıyoruz. Şu suyun
sesine kulak verir misiniz? Sizce de inanılmaz değil mi? Hadi biraz daha
ileriye gidelim, rakım biraz daha yükselsin. Atlayın motora, gidiyoruz.
Fena değil yani gayet akıntılı bir su var. Ama şurada. Hiç bir yerde
yok. Hiç bir yerde balık yok. Buralarda sen şu an balık görebiliyor musun?
Genelde şöyle derin olan yerlerde görürüz değil mi? Balık kalmamış, nesli
tükendi herhalde. Pazarsuyu'nun bir sorunu herhalde bu. Pazarsuyu'nu
kurutmuşlar bence. Ama her şeye rağmen ortam inanılmaz. Şu güzelliğe bakar mısın,
resmen kartpostal gibi yani. Gerçekten kartpostal gibi. Bulunduğumuz mevsim
itibariyle de.Ağaçlar renk
değiştirmiş, onun da yansımalarını az çok görebiliyoruz. Atla beybi. Çok işimiz
var çok.
İşte burası derenin hemen yanındaki yol. Çekime başladığımızdan
beri bu yolu takip ediyoruz. Gördüğünüz gibi ortam harika. Ben buraya rüya gibi
bir yol demek istiyorum. Ne zaman bu yolu kullansam gördüğüm manzara beni
büyülüyor ve etrafıma bakmaktan kendimi alıkoyamıyorum. Yeşile, yükseğe,
doğaya, sessizliğe giden bir yol. Hemen sağ tarafımda bir taş ocağı var ve maden
faaliyetleri yürütülüyor. Burayı görüntülemek için uygun bir yer bulamadığım
için devam ediyoruz. İleride daha iyi noktalarda durarak görüntüler alacağız.
Sol tarafta yine güzel bir yer gördüm ve hemen motorumu geri
çeviriyorum.
Bunlar çok sağlıklı durmuyor.Geçiyorum.
Patır kütür patır kütür ses yapıyor gördün mü?. Şurası heyelan bölgesi, orası
uçtu. Buradaki atmosfer de fena değil. Burada da güzel bir manzara var.Gayet iç açıcı.Evet.Valla bilmiyorum bana
çok güven vermedi bu köprüde.Bakımsız
böyle yani.Devam ediyoruz.
Ve işte Kovanlık beldesine 22 km kala karşılaştığımız devasa bir taş ocağı.
Şimdi burada biraz durmak ve neler oluyor görmek istiyorum. Bu arada
motosikletimi yol kenarına park ederken Şahin veya Doğan olduğunu düşündüğümüz
bir yırtıcı kuşun önümüzden geçmesine şahitlik ediyoruz. Bir nevi yabani
hayatın hala buralarda olduğuna küçük de olsa bir işaret olsa gerek.
Şahin miydi o? İlk durduğumuz taş ocaklarından birindeyiz şu an.Hemen kolumu attığım yer, yani yolun altı Pazarsuyu Deresi. Ve kamerayı bu tarafa doğru çeviriyorum.Aktif hala çalışılan bir taş ocağı. Sesleri
de duyuyorsunuz.Devasa.Yani tek kelimeyle devasa bir burada yıkım
gerçekleşmiş.Başka söyleyecek bir şey
bulamıyorum.Böyle doğanın tabiatın
içinde ilerlerken.Bir tarafınızda
dere, bir tarafınızda yeşillik, ağaçlar.Mevsim geçişine bağlı renk değişimleri.Derken böyle taş ocaklarıyla karşılaşmaya başlıyoruz, bu gördüğümüz
üçüncü taş ocağı.Kaldığımız yerden
şimdi devam edeceğiz.Hadi bakalım.
Ve yolculuğa devam ediyoruz, motorumuzu yavaş yavaş derenin
kalbine ve doğanın içine doğru sürüyoruz. Derken çok geçmeden bir manzara ile
daha karşılaşıyoruz. Burada durmak istemedim, hemen sağ tarafımız yol boyunca
devasa bir taş ocağını barındırıyor. Anlatmaya gerek yok değil mi? Sadece taş
ocaklarında dursak sanırım bugün akşam olacak gibi, ne dersiniz?
İşte burada biraz durmak istiyorum, hem yol müsait hem de
gördüğüm bu korkunç manzaraya kayıtsız kalamayacağım. Gelin bu noktada birazcık
soluklanalım.
Çekimlere devam ediyoruz. Gördüğünüz gibi arkamda tek kelimeyle harika
bir doğa var. Pazarsuyu deresi.Bu
kahverenkli tabelanın ait olduğu yer.İşte
bakın.Size böyle süper bir yer
göstermek istiyorum.Birazcık şöyle
aşağıya doğru ineceğim.Biraz daha
ineceğim.Evet, buraya kadar indim
sizin için.Gördüğünüz gibi.Suyun zaten kendisi her zaman güzel.Tepeleri görüyorsunuz.Yeşili görüyorsunuz.Balık olmasa da.Ben hala balık göremesem de.atmosfer
harika.Hemen birazcık geride çimento
fabrikasına rastladık.Tamda böyle
derenin dibine kurulmuştu.Şimdi
buradan çıkalım tekrar.Kaldığımız
yerden bu akarsuyu takip ederek yukarıya doğru devam edelim bakalım bizi ne tür
bir manzara karşılıyor.Hadi şimdi
çıkalım.Kamerayı böyle bu açıda
tutarak yukarıya yola çıkıyorum.Yavaşça.Evet, şu kamyonda geçsin.Çok güzel.Evet, arabaların geçmesini bekliyorum.Bir araba daha geçsin.Odan
sonra belki sessiz bir ortam sağlarız.Bir
tane daha araba var.Bekleyeceğim.Sessizlik, sessizlik ve buyurun kameranın
arkasıyla sizi baş başa bırakıyorum.Bunu
nasıl yaparız?Kendime kızıyorum,
bunu nasıl yaparız?Şu güzelim
doğayı, şu güzelim memleketi bu hale nasıl getiriyoruz?Lütfen iyi bakın!Devam ediyoruz.
Taş ocağı buradan da gözüküyor.Hemen
dere kenarına atılan çöpleri, molozları görüyorsunuz.İğrençte bir koku var.Dayanılacak
gibi değil.
Bulunduğumuz yer Bozat ile Kovanlık beldelerinin yol ayrım
noktası. Sağ taraftan yukarıya giden yol Bozat’a sol tarafsa Kovanlık ile
Paşakonağı tarafına gidiyor. Biz Dere’yi takip ettiğimiz için ana su
kaynağından ayrılmadan yolumuza devam edeceğiz.
Yol boyunca yine inanılmaz güzellikler bizi karşılıyor. Yanı
başımızda bir dere, adeta pamuk gibi bize gülümseyen tepeler ve usul usul
süzülerek kask vizörümüze yansıyan güneş. Bu yolları çok seviyorum. Ama bu
güzellikler maalesef fazla uzun sürmüyor ve bir taş ocağında daha mola vermek
zorunda kalıyoruz.
Evet, kaskı ve montu giymek için durduk. Yine gördüğünüz gibi dere
kenarındayız. Arkamda yine küçük bir taş ocağı görüyorsunuz. O da şu an aktif
olarak çalışıyor. BAM GÜM!
İlk HES durağımıza doğru yavaş yavaş gidiyoruz. Etrafı
izleye izleye, havayı ve atmosferi sindire sindire ilerliyoruz. Sizce de ortam
muhteşem değil mi?
-Derken kara görünüyor ve burada durmadan edemiyoruz. Sizlerle
de karşılaştığımız bu manzarayı paylaşmak istiyoruz.
Evet, yol üzerinde karşılaştığımız ilk HES burası. Şöyle bir bakalım.
Devam!. Devamke.hu huuu.Çok güzel.Çok
çok çok çok çok.İşte budur!Bunu seviyorum ya.Dayanamıyorum
burada birde fotoğraf çekeceğim.Odun çuvallıyorlar muhtemelen.Onları
yolluyorlar buradan aşağıya yol kenarına getiriyorlar.Odun
ve fındıkları değil mi?Böyle bir sistem kurmuşlar.Şu
tepenin hemen yamacında.Şuraya bir çıkalım bakalım olur mu?Pek
güven vermiyor burası bana ama.Deneyeceğim.Belgeselcilik uğruna.Dereye
düştü ve.Çok iyi.Biraz fazla mı sallanıyor bu?Amanınn.Bu
biraz fazla sallanıyor.Evet, Pazarsuyu Deresini takip etmeye devam
ediyoruz.Balık arıyoruz, ama balık maalesef yok!.Şimdiye kadar birkaç tane taş
ocağını geçtik, bir tane hes geçtik.Yolumuz üzerinde yine bizi
bekleyen HES'ler ve taş ocakları var diye biliyorum.Yol
boyunca kameramın da şarjı bitmezse çekim yapmaya devam edeceğiz.Evet
efendim.Böyle tatlı bir mekandan.selamlar diyelim ve yolculuğumuz devam etsin.
Yol üzerindeki en korkunç manzaralardan birine doğru sürüyoruz.
Daha doğrusu yol bizi zaten oraya götürüyor.
Sizi güzelliklerle buluşturmaya devam ediyorum. Videomun, belgeselimin
bu kısmına kadar izlediğiniz için de ayrıca teşekkür ederim. Şimdi burada güzel
bir kare var.Gayet hoş.İnsanın içini açıyor.muazzam!Hemen
karşıya geçelim.Burada da yine Pazarsuyu'nu.Pazarsuyu'nun
artık yukarısı, adı neyse.Bu akarsuyu görüyorsunuz.Doğa
inanılmaz!Harika!Çok güzel şeyler var, gerçekten
memleketimizde güzel şeyler var.Ve arkamda.Maalesef, ne yazık ki.Böyle
bir manzara, burasıda aktif olarak çalışmaya devam ediyor.Evet,
yolumuza devam ediyoruz!Devam ediyoruz!
Artık durmaktan yorulduk, bu yüzden sadece kenarından geçmekle yetiniyoruz. Sol
tarafımızda yine farklı bir HES'i görebilirsiniz.
Hu hu, birazda böyle kasklı çekim yapmak istedik. Şu an arkamda
gördüğünüz, şurada bir yerleşke var burası "Kovanlık" diye geçiyor.
Bu tarafta Paşakonağı yaylasına giden bir yol var. Hemen gerimizde tabi ki
"Bulancak" geldiğimiz yer. Şöyle bir köprüden manzara çekelim. Az
önce geride bir HES bırakmıştık. Bu su yukarıya doğru devam ediyor. Birazcık
daha tırmanacağız. Yaylaya kadar muhtemelen gitmeyeceğiz. Böylece
belgeselimizin, küçük belgeselimizin sonuna yavaş yavaş gelmiş oluyoruz. Su
yine de çok güzel! Balık olmasa da çok güzel! HES'ler olsa da çok güzel! Taş
ocakları olsa da burası çok güzel! Ne yaparsanız yapın, ne olursa olsun.
Memleketimiz, güzel ülkemiz. Harika yerlerle dolu. Bu arada bu taraftan da
Aydındere'ye giden bir yol var. Henüz ben bu tarafa hiç gitmedim, ziyaret
etmedim. Oralara da bir ara vakit ayıracağım. Şimdi yukarıya doğru biraz daha
gideceğiz, hadi bakalım. Paşakonağı.Paşakonağı yaylası bize hem
yakın, hem de ben çok seviyorum.Doğası.Muazzam bir yer.Kovanlık'ın
çok az yukarısındayız.Paşakonağı yaylası yolu üzerinde.Burada
da.Böyle bir manzara var.Burada oluşturmuş olduğu.göleti
görüyorsunuz.Suyun yüzeyinde odun parçaları var,
muhtemelen yağışlardan kalma.Bu yolda, dediğim gibi Paşakonağı yaylasına
doğru çıkıyor.Baya böyle dik tırmanışa başlıyorsunuz.Kanalımda
paylaştığım videolarda Paşakonağı'na ait görüntüleri de bulabilirsiniz.Bu
arada bu mevsim geçişine bağlı.tepelerdeki, etrafımızdaki ağaçların bu renk
değişimine de şahit oluyoruz.Gerçekten, çok harika görüntüler var.
33 km’lik bu yolculuğumuzda karşılaştığımız tüm güzellikleri
sizlerle paylaşmaya çalıştık. Neyse ki küçük aksiyon kameramın şarjı bizi yarı
yolda bırakmadı ve çekimlerin hepsini yapabildik. Gördüğümüz manzaralar bizi
maalesef biraz üzdü. HES’ler ve taş ocakları bu yollara pek yakışmadı. Çok
kıymetli bir akarsuyun çok kıymetli bir yaylasına giden yol üzerinde daha güzel
manzaralar olsun isterdik. Yol boyunca dere kenarında suda oynayan insanları
görmek isterdik, piknik yapan, doğanın
sesine kulağını vermiş insanların olmasını. Suda ve havada daha fazla canlının
olmasını isterdik. Rafting sporunun şu an burada yapıldığına şahitlik etmek
isterdik. Kanosuyla derenin bir ucundan başlayarak sahile kadar iniş yapan ve Karadeniz’e
ulaşan sporcuları görmek. Yol boyunca keşfettikleri parkurlar üzerinde trekking
yapan insanları görmek isterdik. Bu ilk ve küçük belgeselimi izlediğiniz için
teşekkürler. Doğayı sevin ve onu koruyun.
Motorumun ön lastiği bittiği için acil olarak artık değiştirmem gerekiyordu ve maalesef piyasada 21 lastik bulmak zor olsa da bir şekilde Kenda marka bir lastik ayarladık. Ve geçtiğimiz gün lastik değişimi yapıldı. Fotoğraflarda göreceğiniz gibi devasa bir fark var, bitmiş ve yeni lastik arasında. Motoru lastik değişiminden sonra ilk kullanımda hissetlerimse şunlar:
Eski lastik çok fazla eridiği için tutunma meğerse çok zayıflamış. Yani lastik zemine tutunmakta güçlük çekiyor ve ben aslında yüzeyde direksiyonu rahat rahat çeviriyormuşum. Yeni lastikte direksiyonun bariz bir şekilde ağırlaştığını fark ettim, yani aslında tutunma dediğimiz olay artmış. Bir nevi biraz daha güvenli bir sürüşe geçmiş oldum. Siz siz olun bu kadar fazla lastiği eritmeden daha erken dönemde yenilemenizi yapın. :)
Mitya’nın annesi vefat edince fedor pavloviç ile birlikte pyotr Aleksandroviç savi tayin edilir.
Sofya İvanovna: İkinci eşi
Sofya bir generalin karısının evinde çalışırken Fedor Pavloviç ile kaçıyor ve evleniyor. İki çocukları oluyor ve sonra ölüyor. – Generalin karısı da ölüyor. *İki çocuğa eğitimleri için miras bırakıyor.(Her iki çocuğu sofya’nın ölümünden sonra evin uşağından geri alıyor. Baba ilgilenmiyor.) Generalin karısının asıl mirasçısı o vilayetinin soylular topluluğunun mirasçısı Yefim Petroviç Polenov.
Aleksey Federoviç(Alyoşa) – İnsanların yargıcı olmak istemediğini, hüküm verme işini üstlenmek istemediğini ve hiçbir şeyi kınamayacağını söyleyen ve telkin eden bir şey vardı onda (daha sonra hayatı boyunca da olmuştur) Hatta sık sık acı acı üzüldüğü halde zerre kadar ayıplamaksızın her şeye izin veriyormuş gibiydi.
*İkona: Ortodokslarda İsa, Meryem ya da ermişlerin tahta üzerine mumlu ve yumurtalı boyalarla yapılmış dinsel resimleri.
Starets: (İhtiyar, dede. Dinsel anlamda tarikat babası.)
Ortodoks doğuda, özellikle de Sina ve Ayvanoz’da staretslik bin yıldır mevcuttur. Staretsliğin bizde, Rusya’da da çok eski devirlerde var olduğunu ya da mutlaka var olması gerektiğini, ama Rusya’nın uğradığı felaketler, Tatar istilası, isyanlar ve Konstantinopol’ün fethinden sonra doğuyla eski ilişkilerin kesilmesi sonucunda bu kurumun unutulduğunu ve starestlerin varlığının sona erdiğini söylerler.
Ultramontanizm: Papanın nüfuzunun arttırılması yanlısı bir dinsel cereyan.
“Eh ama bizim dağımız yok ki” (Dağların ötesinde, alplerin ötesi anlamıda var. Sözük oyunu ile verilmiş bir cevap)
Şehrin delisi Lizaveta Smerdyaşça (Rusça pis kokan demek)
Rakitin – Alyoşa’nın şehirli dostu.
Yaketerina İvanovna’ya İvan’da aşık olmuştur.
Ressam Kramskiy’in “Seyirci” tablosu
Dikanka – Yakınındaki çiftlikte akşamlar – Kitap
Kulebyaka – Ruslarda içinde et, balık, lahana olan bir çeşit çörektir.
Uha – Ruslarda bir çeşit balık çorbası.
Balamın Eşeği: Mezopotamyalı Peygamber Balam’ın bir süre için konuşma yetisine kavuşan ve sahibini Yehova’nın isteğini yerine getirmeye teşvik eden efsanevi eşeği.
“Bizim Balam’ın eşeği konuşmaya başladı. “
Fedor Pavloviç, çiftlik sahibi, zengin ve şehvet düşkünü, alkol bağımlısı birisidir. İlk evliliğinden bir ve ikinci evliliğinden de iki çocuğu olur. Her iki eşide vefat eder. Fedor Pavloviç’in şehrin delisi isimli kadında da bir çocuğu olduğu düşünülür. İvan şehrin delisiyle kalır ve onu her gördüğünde döver. Şehirde şehrin delisi kadının hamile olduğu anlaşılınca “bu işin” fedor pavloviç tarafından yapıldığı dedikoduları yayılır. Çocuk doğunca anne ölür ve yetim kalan çocuğa fedor pavloviç’in hizmetçisi Grigoriy sahip çıkar. Hatta çocuğun babasının ismi fedor olarak yazdırılır. Çocuğun adı pavel smartyakov olarak konulur. Çocuk ilerleyen yaşlarında sara hastalığı çıkması dolayısıyla fedor pavloviç bu çocukla yakından ilgilenir ve eğitimine özellikle destek olur.
Gruşenka – Hem fedor pavloviç hem de Dmitriy bu kadına aşıktır.
Yaketerina İvanovna – Hem ivan aşık olmuştur, hem de Dmitriy kendisiyle nişanlıdır.
Fedor Pavloviç daha 3 yaşındayken ilk çocuğu Dmitriy’i reddeder ve çocuğa sahip çıkmaz. Çocuk evdeki uşağın kulübesinde ve bizzat ilgisiyle yetişir. İvan ateisttir, Aleksey ie manastra yazılır, starets Zosima’dan etkilenir. Onun eğitimine tabi olur.Gruşenka’nın eve geldiğini görmesi şüphesi üzerine Dmitriy evi basar ve babasını öldüresiye döver.
Agrafena Aleksandrovna (Gruşenka)
Starests Aleksey’in yerinin dış dünya olduğunu ve şimdilik manastırın onun yeri olmadığını daha zamanının olduğunu söyler.
“Demek ki, senin kaderinde bir şeyler görüyor. Aleksey, eğer dış dünyaya geri döneceksen, bundan telaşlı bir tasasızlığı ve dünyevi neşeyi değil, staretsinin sana verdiği görevi anla... “Pedor Paisiy”
Staretsin yanında kendisine gülerek alay eden Bayan Hohlakova’nın küçük kızı “Lise” alekseye aşk mektubu yazar.
“Hala bir erkeğim, topu topu elli beş yaşındayım, daha yirmi yıl erkeklik çizgisinde kalmak istiyorum, ama yaşlanıyorum, pis herifin teki olacağım. Kadınlar o zaman bana gönül rızasıyla gelmeyecekler, işte paralar bana o zaman lazım olacak. İşte böyle. Sevgili oğlum Aleksey Fedoroviç, artık sadece kendim için daha çok para biriktiriyorum." Fedor Pavloviç
“Yekaterina İvanovna, ağabeyiniz İvan Fedoroviç’i seviyor ve kendisini bütün gücüyle ağabeyiniz Dmitriy Fedoroviç’i sevdiğine inandırıyor. Bu korkunç bir şey. "
Alyoşa ise Yaketerina’nın en başından veri hiç sevmediğine ve hatta Dmitriy’inde en başından beri onu hiç sevmediğine inanır/düşünür. İlyuşeçka: Taş atarak Alyoşa’yı yaralayan çocuk. Dmitriy, bu çocuğun babasına şiddet uyguladığı için çocuk alyoşa’ya abisinden dolayı böyle bir şey yapmıştır.
“... ama o gün ta sabahtan başlayarak okulda çocuklar onu alaya almışlar: “Hamam Kesesi” diye ona bağırıyorlar, senin babanı hamam kesesinden tutup meyhaneden sürüklediler, sen de yanına koştun ve af diledin.”
Bu olaydan sonra Yaketerina özür mahiyetinde Alyoşa ile birlikte 200 ruble gönderir ancak Yüzbaşı bu parayı oğlunun ve kendisinin gururu için vs. Almaz, Redder.
“Eğer paranızı hepimizi utandıracak şekilde alırsam oğluma ne söylerim?” der.
“Dinleyin efendim, gözümün nuru, eğer bunu alırsam, namussuz biri olmayacak mıyım?” der.
Hem herkesin içinde meyhaneden sakalımdan tutularak dövülmüş, sokakta sürüklenmiş, hem de oğlu okulda arkadaşlarının alaycı tavrına maruz kalmıştır.
Marya Kondratyovna – (Foma’da ev sahibi kadının kızı.)
“Ne kadar çabalarsan çabala,
Çekip gideceğim,
Hayatın tadını çıkarmaya,
Ve başkentte yaşamaya!
Üzülmeyeceğim.
Hiç üzülmeyeceğim,
Hatta hiç niyetlenmeyeceğim tasalanmaya!”
(Smerdyakov’un söylediği şarkı, gitarla birlikte.
“Eğer Tanrı varsa ve eğer dünyayı gerçekten o yaratmışsa, çok iyi bildiğimiz gibi, dünyayı Eukleides geometrisine göre, insan zekasını da ancak üç boyut kavramıyla yaratmıştır."
Tanrı var mı, yok mu? Bütün bu sorular sadece üç boyutlu kavrayabilecek şekilde yaratılmış zekâya hiç uymayan sorulardır. Böylece Tanrı’yı sadece seve seve kabul etmekle kalmıyorum, üstelik onun hiç bilmediğim hikmetlerini de... (İvan inancı ve Tanrı’nın varlığını sorgular.)”
Starets Zosima karamazov kardeşlerle yapılan toplantıda Dmitriy’in bakışlarında bir şeyler görür ve kötü olayların yaşanabileceğini hisseder. Bu nedenle Alyoşa’ya ısrarla abisini bulmasını ister, belki bazı şeyleri engelleyebileceğini düşünür.
“Dün onun gelecekteki büyük acısı önünde eğildim”
Fedor Pavloviç evde Gruşenka’nın geleceğini ümitle bekler, ancak büyük oğlunun ona zarar vereceğinden korktuğu için evdeki odasına kendisini kilitleyerek bekler. Starets Zosima’nın abisi 17 yaşında vefat eder. Zosima ise o sırada 18 yaşındadır. Annesi ise Petersburgdaki askeri liseye gittikten 3 yıl sonra vefat eder. Zosima manastıra girmeden gençlik anlarında biriyle düello yapar. 14 yıl önce aşık olduğu kadını “kendisini reddettiği” için öldüren ve delil bırakmayan biri zosimaya derdini döker. Bu adam evli ve çocukları vardır. Öldürdüğü kadını kabuslarında görür ve artık vicdanen bu durumu kaldıramaz bir hale gelmiştir. Cezasını çekmek ister. Kadını ise evdeki uşağın öldürdüğü zannedilir. (Delillerde) Ve uşak tutuklanır ancak kısa bir süre sonra hastalanıp ölür. Son 3 yıldır halkın önüne çıkıp işlediği cinayeti itiraf etmeyi ve gerçekleri anlatmayı hayal ederek yaşar. Böylece ruhunun iyileşip ebediyen huzur bulacağına kalbiyle inanır.
Sonra bunu bir doğum gününde gerçekleştirir. Bütün şehir halkına olayı anlatmış. Ancak insanlar onun delirdiğini düşünür ve cinayeti işlediğine inanmaz. Daha sonra 1 hafta geçer ve ölür. Gömüldükten sonra bütün şehir Zosimaya düşman olur. Olayların Zosima’dan kaynaklandığını adamın onunla konuşup etkilendikten sonra öldüğünü düşünür. Zosima’yı bir süre halk evine bile almaz. Keşiş Rahip Peder Zosima ölür, cesedi ünvanına uygun şekilde gömülmeye hazırlanır. Ancak Zosima’nın çok kısa süre sonra cesetinden koku gelmeye başlar ve yanlarında bulunanlar bu durumu anlayamaz. Hatta herkese bu durum hızlıca dedikodu olarak yayılır. Zosima’nın staretsliği devraldığı Varsonofiy bile tabutun içinde canlı gibiymiş ve cesedi bozulmadan / kokmadan gömülmüş. Peki bu durum neden Zosima’da farklı?
Gruşenka - “Benim tek bir ihtiyacım var, ona koşmamak için Mitya ile gönül eğlendiriyordum”.
Alyoşa bu arada staretsinden ünvanını alamadığı için çok üzgündür.
Alyoşa “O,dünyadaki herkesten daha yücedir.”
Gruşenka Polonyalı subay’a kaçıyor. Mitya’yı ise 1 saat sevdiğini, ona “bunu unutmasını söylüyor Alyoşa aracılığıyla”
Alyoşa uykusunda Zosima’yı görür, zosimanın ona “dünyaya gitmesini" emrettiğini hatırlatır ve bu sözü göz önünde bulundurarak 3 gün sonra manastırdan ayrılır.
Mitya Yaketarina’nın 3 bin rublesini vermek için ve o eziklikten kurtulmak için bu adamdan para ister. Hatta babasından alamadığı annesinden kalma miras’ı noter huzurunda kendisine devredeceğini bile teklif eder. Ancak ihtiyar kabul etmez. İhtiyar, köylülükten gelme biri olan ve orman alıp satan Lyagavıy’a gitmesini teklif eder. (Para bulmaz için) Dmitriy babasını öldürmeye gider, bahçede evin uşağı giriyor onu fark eder ve uşağa zarar verip oradan kaçar.
“Ah, sizi gidi hint horozları”
Dmitriy Polonyalı Pon ve Gruşenka ile bir handa kağıt oynar ve pan’a 3’bin ruble vererek istediği yere gitmesini teklif eder ve orada paranın bir kısmını alır. Ardından hemen sonra gruşenka parası için bu adamın kendisiyle evlenmek istediğini anlar “Defol git geldiğin yere öyleyse” diyerek onu kovar. Dmitriy ise bu adamın düzenbaz biri olduğunu ortaya çıkartmıştır. Sonrasında Gruşenka’dan aferin alır.
Mihail Makaroviç Makarov - Emekli Amir
Varvinskiy - Belediye tabibi
İppolit Kirilloviç - Savcı
Nikolay Parfenıviç Nelüdov - Sorgu Yargıcı
Mitya yakalanır ve babasının katili olması ve babasının ölümüyle bağlantısı düşünüldüğünden sorguya çekilir. Fakat mitya suçlamaları kabul etmez ve olayın nasıl cereyan ettiğini sorgu yargıcı ve savcıya detaylıca anlatır.
Mitya babasının yanına/odasına hiç çıkmadığını anlatır.
“Nihayet, pencereden kafasını uzatan babasını görünce nefretinin arttığı ve cebinden havanelini kaptığı ana gelirken birdenbire mahsus durdu. .. ..
“Birinin gözyaşlarımı, annemin Tanrı’ya yakarışları mı, yoksa o anda alnıma öpücük konduran kutsal Ruh mu nedir, bilmem ama şeytan yenik düştü. Pencereden uzaklaştım ve duvara doğru koştum. Babam korkmuş ve beni daha yeni görmüştü, çığlık attı ve pencereden geri çekildi. Bunu çok iyi hatırlıyorum. Bense bahçeyi geçmiş duvara doğru koşuyordum. İşte tam bu anda Grigoriy bana yetişti, o sırada duvarın üzerine çıkmıştım."
Mitya “Smerdyakov ihtiyarın gayri meşru oğludur” (Diğer adıyla Pavel Smerdyakov)
Şehrin delisi Lizaveta’nın oğlu. Babası belirsiz fakat şehirde Lizaveta’yı hamile bıraktığı yönünde Fedor Pavloviç hakkında dedikodu çıkmıştı.
Kolya Krasotkin - Emekli yüzbaşı.
Snegiryov’un oğlu ilyuşa’nın çocukların “hamam kesesi” diye isim taktıkları babasını savunurken bacağına çakı sapladığı çocuk.
Smurov - Okulun hazırlık sınıfında okuyan ve zengin bir memurun oğlu. Kolya Krasofkin ondan iki sınıf büyüktü.
Bu çocuk ilyuşa hakkında (İlyuşa’ya taş atan bir grup çocuktan biri) Alyoşa’ya bilgi veren çocuktu.
Mitya birkaç aydır tutukludur, babasını öldürmekle suçlanır. İvan’da Mitya’nın öldürdüğüne inanır. Alyoşa ise abisinin suçsuz olduğuna inanmaktadır. İvan abisinin yurtdışına kaçması için plan yapmaktadır. Liza, İvan’a verilmesi için Alyoşa’ya mektup verir. İvan bu mektubu görür görmez yırtar. Liza’nın kendisini teklif ettiğini söyler. Mitya “Gruşenkayla Amerika’ya gideceğiz, İvan bana kaçmamı öneriyor” Her şey önceden ayarlandı.
İvan “on altı yaşında bile değil ama kendisini teklif ediyor”
Alyoşa “O bir çocuk, bir çocuğu üzüyorsuné Hasta o, çok hasta, oda aklını kaçırıyor belki”
Mitya sara hastası Smerdyakov’dan hala şüphelenmektedir. Hatta Grigory’nin bile Fedor Pavloviç’i öldürmüş olabileceği konuşulur.
Smeryakov “İvan’a” Fedor Pavloviç’i kendisinin öldürdüğünü itiraf eder ve burada azmettirici olarak İvan’ında yer aldığını aslında İvan’ında bir katil olduğunu dile getirir ve cinayeti nasıl işlediğine dair detaylı bir şekilde İvan’la konuşur her şeyi anlatır. Smerdyakov, huy olarak çocukları arasında Fedor Pavloviç’e en çok İvan’ın benzediğini söyler. İvan, Smerdyakov’un babasından çaldığı 3 bin ruble’yi alır. Yarın mahkemede her şeyi itiraf edeceğini ve bu paraları da orada göstereceğini, kendisinin de suçlu olduğunu orada dile getireceğini söyler. Fakat Smerdyakov ona kimsenin inanmayacağını, delil gösterip ispat edemeyeceğini söyler. İvan, Smerdyakov’un anlattığı şeyleri aslında önceden biliyordur fakat İvan’ın bir hastalığı vardır ve ilerlemiştir. Unutma - hatırlayamama gibi birtakım hafızasıyla ilgili hastalığı bulunmaktadır. Ayrıca İvan, hayalinde bir varlıkla konuşur ve bu hastalığının ilerlediğine işarettir. Mahkemede şehirli kadınların çoğu onun temize çıkmasından yanaydı.
Yaketerina İvanovna ve Gruşenka birbirine rakip iki kadın olarak biliniyorlardı. Yaketerina şehirde kimseyi ziyaret etmediği için “kibirli” olarak bilinir, Gruşenka ise ona göre daha fazla tanınıyordu.
İppolit - Savcı
Fetyukoviç - Mitya’nın avukatı
Savcı ve Fetyukoviç arasında daha mesleklerinin ilk yıllarından beri düşmanlık bulunmaktadır.(Petersburgdan beri) Avukat ünlü ve yetenekli biridir. Savcı ise onuruna düşkün, ayrıca avukattan ödünün koptuğu söylenir. Mahkeme başkanı ise iyi eğitim görmüş, insancıl, işiyle ilgili uygulamaları ve çağdaş düşünceleri iyi bilen biri.
Rakitin Gruşenka’nın kuzenidir. Her ikisinin anneleri kardeştir.
Mübaşir para destesini aldı ve başkana iletti. “Bu paralar nasıl elinize geçti”” Şayet bunlar o paralarsa?” diye sordu mahkeme başkanı hayretle.
İvan:”Smerdyakov’dan yani katilden aldım, dün. Kendini asmadan önce evine gitmiştim. Katil oydu, ama öldürmesini öğütleyen bendim… Babamın ölümünü kim istemez ki?”
İppolit Krilloviç 9 ay sonra veremden ölür. İddianameyi okumaya tepeden tırnağa sinirli bir ürpertiyle, alnında ve şakaklarında soğuk ve hastalıklı bir terlemeyle, bütün vücudunda bir üşüme, bir ateş nöbeti hissederek başlamış. Öz oğlunu kandırıp onun parasıyla, annesinden miras kalıp da oğluna geri vermek istemediği parayla öz oğlunun elinden sevgilisini almaya çalışıyor.
“Ama tereddütlerim ancak bugüne kadar, Bayan Verhoutseva’nın bugün mahkemeye şu belgeyi sunmasına kadar sürdü. (Bu kadın Yaketerina İvanovnadır.)
Burada mahkemeye sunduğu belge Dmitriy’in sarhoşken Yaketerina’ya yazdığı mektuptur. Bu mektupta babasını öldüreceğini yazmıştır Dmitriy.
Avukat savunmasında olayları ve Mitya’ya atfedilen suçlamaların tümünü psikolojik açıdan ele alır. Suçlamaları farklı senaryolarla sorgular ve davanın seyrini değiştirmeyi, mahkeme başkanını ve jüri üyelerini etkilemeyi dener. Örn. Babasının çalışma odasında içinde 3 bin ruble olan zarfı alıyor ve aleyhinde en büyük delillerinden biri olan bu zarfı orada (yırtık zarf) kanıt olarak bırakıyor.
Mesela diğer örn. Yaketerina’ya yazdığı mektup, bu mektupta babasını öldüreceğini söylemiş. Ancak bu ne kadar delil olarak kullanılabilir? Sarhoşken yazdığı bir mektup sonuçta. Babasını öldürdüğüne dair kesin bir kanıt yok, o gün babasının evinin bahçesinde Grigoriy’in kafasına havaneli ile vurur ve yaralar ancak bu bile onun o gece babasını öldürdüğünü kanıtlayamaz. Dmitriy, Alyoşa ve İvan, hatta Gruşenka Fedor Pavloviç’in Mitya tarafından öldürüldüğüne inanmaz. Zaten Dmitriy tüm suçlamaları reddeder ve her defasında babasını öldürmediğini söyler. Şüpheli katil olarakta ısrarla Smerdyakov’u gösterir. İvan ise mahkeme heyetine ruble destesini verir ve delil olarak sunar. Paraları Smerdyakov’dan aldığını kendisini asmadan önce yanına gittiğini söyler. Katil’in o olduğunu ve öldürmesini de kendisinin öğütlediğini belirtir. Ancak İvan hafızasıyla ve aklıyla ilgili hastalık yaşadığından mahkeme heyeti çok fazla üzerinde durmaz.
Sonuç olarak: Mitya’ya 20 yıl kürek cezası verilir. Bu sırada İvan hasta olduğu için Mitya’yı kaçırma planı Gruşenka’ya kalmıştır. Mitya 20 yıl maden ocaklarında kürek mahkumu olarak çalışacaktır.
İvan hastadır.
Smerdyakov kendisini asmıştır
İlyoşa hastalıktan ölür.
Fedor Pavloviç öldürülmüştür.
Katilin gerçekte kim olduğu ve katilin bulunması okuyucunun yorumuna bırakılmıştır. Smerdyakov veya Mitya olduğu gibi bambaşka birinin olma ihtimali de vardır.
30 Ağustos'ta Ordu Perşembe'de eğitim dalışımızın ardından birde keyif dalışı gerçekleştirdik. Köksal, ben ve Hakan hocamızla birlikte çok iyi bir dalış yaptık ve yaklaşık 35 dakika kadar su altında kaldık. Bu dalıştan çok şey öğrendiğimi düşünüyorum. Bunlar; sephiye, bc hava boşaltımı, maske çıkarma korkusu, havayı dengeli kullanma gibi şeylerdi. Gerçekten çok verimli ve keyif aldığım bir dalış oldu. Yavaş yavaş bir yıldız eğitim sonuna doğru yaklaşıyorum gibi hissediyorum. Şöyle bir fotoğraf paylaşayım, bu arada Youtube kanalımdan dalışta çektiğim videonun tamamını izleyebilirsiniz.
Bugün internette gördüğüm Sabotaj isimli yerli oyunu denemek üzere bilgisayarıma kurulum başlatmış bulunmaktayım. Bu akşam veya yarın bir aksilik çıkmazsa ilk Sabotaj canlı yayınımızı da Twitch kanalımızdan yapabiliriz. Yayında görüşmek üzere.