Yeni ismiyle Art İstanbul Feshaneyi açıldığının ikinci günü ziyaret etme fırsatım oldu. İlk sergi ise Ortadan Başlamak sanat severlerin ziyaretlerini bekliyor Feshane yeni tasarımıyla girişi ücretsiz, içerisinde bienal alanı, geçici sergi salonları mağaza, konferans salonu, İBB'ye bağlı kütüphane, kafeterya ve dinlenme alanları gibi çeşitli bölümlerden oluşuyor. İlk sergiden ve Feshane'nin yeni tasarımından çektiğim kısa görüntülerle videomuzu devam edebiliriz.
Salon sporuna karşı son zamanlarda olan fikrim iyice değişti, bu nedenle salona gitmiyorum. Alternatif yöntemleri ve teknikleri denemekse hoşuma gidiyor. Çünkü spor yapmamın asıl amacı sağlıklı bir vücut elde etmek, kalori yakmak ve biraz sıkılaşmaksa bunları ağırlık aletleri olmadan da yapabilmeliyim. Yapmak istediğim biraz sıkılaşmak ve kalori yakmak. Hepsi bu.
2022 yılında hizmete açılan füniküler hattı, Rumeli Hisarüstü bölgesiyle boğaz sahilindeki aşiyan parkını birbirine bağlıyor. Asansörle zemin katına çıktığınız anda kendinizi saniyeler içerisinde boğaz sahilinde bulabilirsiniz. Bu nedenle Aşiyan füniküler hattı çok değerli ve güzel.
Sabancı müzesinde video çekimine müsaade edilmediği için görüntü kaydedemedim. Ancak flaş kapalı olması durumunda fotoğraf çekimine izin veriliyordu. Bu bölümde hoşuma giden bazı eserlerin fotoğraflarını sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. Sabancı müzesinin köşk ve müze kısmı birde süreli sergi alanı olmak üzere iki bölümü bulunuyor. Birbirinden değerli eserleri burayı ziyaret ederek görebilirsiniz. Ayrıca müzenin teras kısmından da güzel bir boğaz manzarası sizi bekliyor olacak.
Dönüşte farklılık olması açısından bize çok yakın konumdaki Emirgan iskelesinden vapura bindik. Şehir hatları vapurlarını kullanarak adeta bir boğaz turu yapmış olduk. Gerçekten boğazda vapurla seyretmek çok keyifli. Yolculuğumuza başladıktan sonra ilk önce Fatih Sultan Mehmet köprüsünün altından geçtik, Ortaköy, Beşiktaş gibi duraklara uğradıktan sonra Eminönü'ne ulaştık. Vapurdan çektiğim görüntülerle sizleri baş başa bırakmak istiyorum.
Bugünkü ilk gezi noktamız Topkapı'da yer alan Panorama 1453 Tarih Müzesi oldu. Girişte Fatih Sultan Mehmed'in yaşamının son dönemini yansıtan ve en gerçekçi portrelerinden biri olarak kabul edilen bronz madalyon bizi karşıladı. Müzeye yeni kazandırılan ve yakın zamanda İstanbul'a getirilen madalyon 1475 yılında davet üzerine İstanbul'a gelen İtalyan ressam Costanzo da Ferrara tarafından üretilmiştir. İstanbul'un fethinin panoramik bir çalışmayla sergilendiği bölümdeyse bizi sürpriz bir şekilde dijital gösteri karşılıyor. Şimdi müzedeki görüntülerle sizleri baş başa bırakmak istiyorum.
Bugünkü gezi rotamızda İstanbul kara surlarını haliçten başlayarak Yedikule hisarına kadar yürümek oluşturuyor. Yürüyüşe Ayvansaray'dan itibaren başlıyoruz ve surların iç kısmından bazen mahallerden geçerek bazen de surların hemen yanında yürüyerek ilerliyoruz. Rotamız üzerinde bizi karşılayan Tekfur sarayına uğradıktan ve müze gezimizi tamamladıktan sonra yolculuğumuza devam ettik. Tekfur sarayı Bizans imparatorlarının 12.yüzyıldan itibaren kullandıkları bir imparatorluk sarayı olarak biliyor. Şuan içerisinde çini üretim fırınları ve çeşitli dönemlere ait tarihi kalıntılar sergileniyor. Yedikule hisarı müzesine ulaştığımızda ise biraz yorulmuş oluyoruz ancak bu çılgın projeyi de tamamlamış olmanın mutluluğunu yaşayarak kule ve zindanları gezmeye başlıyoruz. Şimdi ise görüntülerle sizi baş başa bırakmak istiyorum.
İstanbul kara surlarını yürümek bizim için bir hayli yorucu oldu. Ancak bu surların zorda olsa tamamını yürümekte bizim için benzersiz bir deneyime dönüştü. Gün sonunda yorgunduk ama eve mutlu bir şekilde döndük. Rotayla ilgili birkaç öneride bulunmak istiyorum, yol boyunca sur içinden yürürken bazı bölgelerin çok bakımsız veya terkedilmiş olduğunu görebiliyorsunuz. Hatta kendinizi güvende hissetmediğiniz yerler olabiliyor, çok fazla tenhalaşan ve etrafta davranışları ile sizi tedirgin edebilecek insanlar olabiliyor. Özellikle Topkapı bölgesine dikkat etmeli ve bu güzergahı yürürken en az 2 veya 3 kişi yola çıkmanızı tavsiye ediyorum.
Bugünse kendimize biraz mola vermeye ve havuz başında bir gün geçirmeye karar veriyoruz. Dinlenmeye odaklı ve biraz yüzerek, güneşlenerek keyif yapabileceğimiz bir gün geçirdik. Havuzda elbette video çekemedim ancak bu alana geçen sene Karadeniz'de çektiğim ve tamamını yayınlamadığım bir videomdan kısa kesitler koymak istedim. Karadeniz'e olan özlemimiz İstanbul videomuzun içinde de bizi yalnız bırakmıyor.
Karadeniz bizim için çok farklıdır, memlekettir. Ana baba toprağıdır, çocukluğumuzun geçtiği yerler ve hep özlem duyduğumuz, kalbimizin attığı yerdir. Karadeniz'in berrak sularında yüzmek ise, doğanın eşsiz güzelliklerini keşfetmek için adeta bir davettir. Göz alıcı mavi tonlarıyla dans eden dalgalar, serinliği ve canlılığıyla ruhumuza tazelik verir. Karadeniz'in derinliklerinde kaybolmak, doğanın kucağında huzur bulmak demektir. Her adımda hissedilen bize göre tatlımsı ama tuzlu koku ve rüzgarın hafif esintisiyle yüzmek adeta mükemmel bir sahnedir. Karadeniz'in sıcakkanlı insanlarıyla bir arada yüzmenin keyfi ise eşsizdir. Karadeniz'in büyüleyici sularında yüzerek, hem bedenimizi hem de ruhumuzu özgürleştirir, benzersiz bir deneyim yaşarız.
Türkiye’nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi olarak kurulan İstanbul Modern, Boğaz kenarına inşa edilen 4 nolu Antrepo binasında 2004 yılında kapılarını açtı. Eski yapıyla aynı konumda olan yeni müze binası Renzo Piano Building Workshop imzasını taşıyor.
İstanbul Modern’in yeni binasının önünde yer alan ve eskiden kamuya kapalı gezinti alanı, bulunduğu benzersiz konumla ziyaretçilerin Anadolu yakası, Adalar ve Tarihi Yarımada’yı gözlemlemesine olanak tanıyor. Hemen yanındaki Boğaziçi’nin ışıltılı sularından ve ışık yansımalarından ilhamla tasarlanan müze binası, şeffaf zemin kat tasarımıyla, bu kendine özgü alanın niteliklerinden yola çıkarak deniz kıyısıyla Tophane Parkı arasındaki ilişkiyi güçlendiriyor. Normalde müzede fotoğraf ve video çekimine müsaade edilmiyor ancak Perşembe günü herkes telefonla ve fotoğraf makinesiyle dileği gibi çekim yapabiliyordu. Bende sanatçılarımızın anlayışlarına sığınarak çektiğim birkaç eseri videomda paylaşmak istiyorum. Modern İstanbul'u en yakın zamanda ziyaret etmeyi unutmayın.
8.gün biraz dinlenerek bisiklete ara verdiğim ve az yürüdüğüm bir gün oluyor. 7 gündür aktif olarak hem bisiklet hem de dışarıda yürüyüş yapıyorum ve bir hayli yorulduğumu hissetmeye başladım. Bu nedenle biraz ara vermekte yarar var. Fatih ve Deniz'le birlikte yeni açılan Modern İstanbul'u gezmeye gidiyoruz. Yarınsa yürüme rekoru kıracağımız bir gün olacak, bu nedenle bisiklet yarın da olmayacak çünkü fazlasıyla dışarıda yürüyüş yapacağımız bir rota bizi bekliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder