Çok uzun yazmak istemiyorum ama bence yazın motosiklet kullanmak daha güzel. Hatta çok daha güzel. Çünkü üşümüyorsun. Çok fazla motosiklet kullanma deneyimim yok, az çok bunu takip edenler biliyor. Neredeyse 1 yıldır motor sürüyorun hemen hemen. Ama içlik ve normal bir kışlık giyimin dışında üşümemek için daha fazla şeye ihtiyaç var.
Sanırım kısa mesafeler dışında çok fazla kış yolculuklarını tercih etmemeliyim. Ne dersiniz?
Neyseki motosiklet kullanıcılarının arasındaki dayanışma sayesinde yaşadığım problemli durumun içerisinden hızlıca kurtulmayı başardım. Sinan isminde güzel bir kardeşimiz benim yolda kaldığımı görünce yanımda durdu ve yardımcı olmaya çalıştı. Kendisi motoruyla birlikte bir motosikletçiye giderek durumu bildirdi ve beni aramalarını sağladı. Sonrasında motosiklet ustaları araçlarıyla gelerek benim motoru servise kadar araca yükleyip çekmeyi başardık. Fotoğraflardan da gördüğünüz gibi arka teker söküldü ve rulmanlar değiştirilerek yerine yenileri takıldı. Neredeyse 1,5 saat içerisinde motorumu teslim alarak yoluma devam edebildim. Sinan kardeşime ve motosiklet servisine teşekkürler. Bir daha böyle bir sorunla karşılaşmamak üzere
Brawl Stars oynamaya devam ediyorum. Sanırım bu gönderiyi paylaştıktan sonra 5000 kupa olmuş olurum. Çünkü çok az bir kupa kaldo 5K olmama. Sanırım biraz hızlı ilerliyoruz, ne dersiniz?
Brawl beni biraz kendine bağladı ve uzun zamandır telefondan böylesine bir oyuna kendime kaptırmamıştım. Hatta şöyle söylesem daha doğru olacak, pek fazla telefonla oyun oynama taraftarı değildim. Genelde bilgisayar ile oyun oynuyordum ama nedense 2 haftadır sadece telefondayım.
Neyse bu kadar tantana yeter, üzerine Brawl Stars baskısı olan ve ismim yazan bir kupa aldım, yarın sanırım elime ulaşacak. Fotoğrafını da paylaşırım. Bir süre gerçek kupa ile devam edelim :)
Stranded Deep oynarken bazen çok sıkıştığınız ve zamana sığdıramadığınız anlar olabilir. Buna bir örnek vereyim, mesela canınızın tükenmesine çok az bir zaman kaldı ve bir ilaç üretmeniz gerekiyor. Yılan veya bir deniz kestanesi tarafından zehirlendiğiniz için vücudunuza zehir sürekli yayılıyor. Yaptığınız oyun kayıtlarından dolayı da çok fazla zamanınız yok ve bir iki dakika içerisinde antidot gibi bir ürün üretip tüketmezseniz öleceksiniz. Bu gibi durumda ilaç üretmek için yeterli seviyeye sahip değilseniz o ilacı üretmenize oyun izin vermiyor ve öncelikle seviyenizin yükselmesi gerekiyor. İşte böyle bir durumda oyunun devamını sağlamak ve ilerlemenizi kurtarmak için konsol ekranından yararlanarak herhangi bir ürünü direkt üretebiliyorsunuz. Bunun için konsol ekranını açmanız ve test menüsünü aktif etmeniz, ardından da istediğiniz ürünü üretmek için seçeneklerden yararlanmanız yeterli.
Bazı basit komutlar şu şekilde:
Klavye'den "Shift" +" ><" tuşlarıyla konsole ekranı açılır ve kapanır.
dev.consol(true/false): Test menüsü aç kapa, buradan herhangi bir ürün direkt seçilerek üretilebiliyor. "Ö" harfine basarak items menüsü açılır ve buradan istenilen ürün seçilerek üretilebilir. Ürünü o an bulunduğunuz yerde hemen önünüze inşa eder.
Stranded Deep oynarken nasıl olduğunu bilmeden bir şekilde "Developer Console" ekranı açıldı ve inatla karşımdan gitmemekte ısrarla direndi. Ne yaptıysam olmadı. En son internette biraz araştırma yapıp klavyedeki kısayolunu buldum ve ekranı kapatmayı başardım. Oyun içindeyken "Shift" + "> <" tuşlarına basarsanız ekranın kapandığını görebilirsiniz.
Neredeyse sırf bu yüzden oyunu kapatıp yeniden başlatacaktım ama bir şekilde çözülmesine sevindim.
Green Screen teknolojisi hemen hemen bilindik tüm video düzenleme programlarının sunduğu özelliklerden biri ve bildiğiniz gibi film sektöründen tutunda animasyonlara, youtube videolarına ve hatta instagram postlarına kadar her yerde bu teknoloji aktif olarak kullanılıyor. Şimdi elinizde arkası yeşil olan bir videoyu projenize eklediğinizi düşünelim, onu nasıl transparan bir hale getirip başka bir videonun üstüne nasıl getirip kullanabiliriz bir bakalım:
Öncelikle Davinci Resolve'de videoyu projenizin zaman çizelgesine ve kullanmak istediğiniz yere kadar sürükleyip getirin. Normal bir video eklemiş gibi yapın, ekstra bir şey yapmaya gerek yok. Ardından sırasıyla:
Color sekmesine tıklayın
Ardından sağ üst tarafta video çizelgesinin bulunduğu yerden "Alpha Output" kanalı ekleyin
İki mavi noktayı birbirine kanal yolu ile birleştirin. Üstte gördüğünüz gibi.
Qualifier bölümüne tıklayın ve boya seçme tuşu ile video ekranındaki yeşil rengini seçin veya tıklayın.
Son olarak In/out Ratio -100 ve Blur Radius için 9,9 değerlerini girmeyi deneyin.
Buradaki değerler ile oynayarak yeşil perde tamamen kaldırılır ve nesne etrafındaki yeşil çizgilerden kurtulabilirsiniz.
SnowRunner oyununda para çok önemli. Oynayanlar bilir, bir üst model araç almak veya aracı özelleştirmek için deli gibi para lazım olur. Görevleri zorlu parkurlarda bir de güçsüz araçlarla tamamlayarak para kasmak çok can sıkıcı olabiliyor. Siz dilerseniz küçük bir dosya üzerinde rakamsal değişiklik yaparak paranızı yükseltebilir ve garajınızı dilediğiniz gibi genişletebilirsiniz.
Bunun için yapmanız gerekenleri aşağıda sıralıyorum:
Buradaki "CompleteSave" dosyasında oyunla ilgili kayıtlarınız yer almaktadır. Bu belgeyi not defteri ile açarak düzenleyin. Burada "Money" yada oyundaki mevcut paranızı rakamsal olarak aratarak ilgili satırı bulun ve istediğiniz para miktarını yazın. Mesele buraya 700000 yazabilirsiniz. Para sıkıntınız kalmaz.
Eğer isterseniz rank hilesi de yapabilirsiniz. Bunun için aynı dosyada "Experience" için 50000 ve "rank" için de 50 değerlerini girebilirsiniz. Tüm bunlar için aynı dosyada "Experience" ve "rank" diye aramalar yapmanız ve değerleri güncelleştirmeniz yeterli.
Ardından oyunu açarken dosyaları buluta senkronize etmeniz gerekiyor. Zaten oyunu çalıştırdığınızda size bunu soracaktır. Oyuna girdiğinizde değişiklikleriniz aktif olmadıysa bir kaç kez oyundan çıkıp tekrar girmeyi deneyin. Şimdiden hayırlı olsun.
PyCharm IDE'sinde pygame ile bir şeyler yazmaya çalışırken pip üzerinden pygame'ü yüklememe rağmen projeme pygame'i import edemiyordum. Bunun nedeni de garip bir şekilde "No Python İnterpreter" uyarısı alıyor olmamdı. Çevirmen yok gibi bir şey diyor, ama buradaki asıl hata IDE'nin python'un kurulu olduğu dizini göremiyor olmasından kaynaklı. Sanırım öyle yani. :)
Öncelikle pip üzerinden kurulumu böyle yaptım:
Bu resimde gördüğünüz gibi, System Interpreter kısmında sağ tarafta "Interpreter:" olarak python'un kurulu olduğu dizin burada yazmalı. Eğer burada python dizininiz yazmıyorsa pygame gibi bir kütüphaneyi IDE üzerinden kuramaz veya çalışmanıza dahil edemezsiniz.
Dizin doğru bir şekilde IDE'ye tanıtıldıktan sonra artık istediğiniz gibi bu ekrandan kütüphane aratabilir ve IDE ile projenize kurulumu gerçekleştirebilirsiniz.
Son olarak dizini eklerken "python.exe" dosyasını doğru bir şekilde seçtiğinizden emin olun.
Kahverenkli tabelalar genellikle tarihi, turistik veya doğal
güzellikleri olan bir yeri işaret eder. Bu belgeselde toplam uzunluğu 80km’yi
bulan Pazarsuyu Deresinin izinden
gidecek ve sahilden başlayarak yol boyunca bu tabelanın güzelliklerini
keşfetmeye çalışacağız.
Burası Pazarsuyu Deresinin Karadeniz’e döküldüğü yer.
Gördüğünüz gibi tatlı su ile tuzlu su burada birbirine karışır.
Pazarsuyu deresi geçtiğimiz yıllarda rafting projesi ile
gündeme geldi ve 30 km’lik rafting parkuru ile spor severlerin gözde
noktalarından biri olacaktı. Ancak dere üzerindeki HES inşaatları ve taş
ocakları ile birlikte suya karışan çimento sebebiyle dere gri renge
dönüştü,balıklar öldü, ağaçlar kurumaya
başladı ve su debisinde ciddi bir azalma meydana geldi.
Bizde bugün Pazarsuyu deresini yukarıya doğru takip ederek gözlemlerimizi
yapacağız. Yaşayan balık var mı diye suyu inceleyeceğiz, HES’leri ve Taş
Ocaklarını görürsek çevreden görüntü alacağız. Gerçekten kahverenkli bir tabela
bizi güzelliklere mi götürecek, yoksa kurutulmuş, kurutulmaya yüz tutmuş, harap
edilmiş bir doğaya mı? Gelin bu yolculuğa birlikte çıkalım ve Pazarsuyu
deresini tüm güzellikleriyle keşfedelim.
Burada çok güzel bir manzara bulduk, hemen değirmen evinin yan tarafında.
Daha önce bu köprüyü hiç görmemiştim çünkü yolun iç kısmında kalıyor. Burası da
gerçekten muazzammış. Derenin şu tarafı genelde daha derin gibi, buralar taşlık
nedenini bilmiyorum belki selden etkilenmiş olabilir. Ama şu kıyı kesimleri
daha derin. Bu tarafta da şu ileride bir taş yığını var, yani su şimdilik güzel
gözüküyor da şey göremiyorum, nedense balık hiç göremiyorum. Sen gördün mü hiç
balık? Yok. Gözlemlerimize devam edeceğiz,bu suyun gittiği yere kadar,motosikletimizle takip ettiğimiz noktaya kadar takip edeceğiz. ve
incelemelerde bulunacağız.
Burası durduğumuz 4. Nokta, gördüğünüz gibi ortam harika,
tepeler adeta birer pamuk gibi, derenin genişliği, ağaçlar ve su sesi insana
huzur veriyor. Ama nedense arkamdan sıklıkla inşaat kamyonları geçtiği için
çekim yapmakta zorlanıyorum. Neyse böyle sık sık durmaya devam edeceğiz, suya
bakacağız, balık bulursak selam vereceğiz ve onlarla konuşacağız.
Daha duracak çok noktamız var. İleride taş ocakları, HES'ler ve
görüntüleyeceğimiz başka köprüler de var bunun gibi. Kaçırdığımız mutlaka
noktalar olacak, motosikletimizle seyahat ederken yavaş yavaş hareket ediyoruz.
Mümkünse sık sık durup, etrafa bakıyoruz kayda değer bir şey var mı diye.
Bir sonraki durduğumuz yer yine bir köprü, burada da inanılmaz
bir manzara ve atmosfer var. Balık arıyoruz acaba bulabilecek miyiz? Kuzenim
bana “Evet, bu alanda balık avlamak yasakmış” diyor Ben de “dikkatimi çektiğini
ve ilginç bulduğumu ifade ediyorum”
Burada balık göremedik, bakıyoruz ama bulamıyoruz. Şu suyun
sesine kulak verir misiniz? Sizce de inanılmaz değil mi? Hadi biraz daha
ileriye gidelim, rakım biraz daha yükselsin. Atlayın motora, gidiyoruz.
Fena değil yani gayet akıntılı bir su var. Ama şurada. Hiç bir yerde
yok. Hiç bir yerde balık yok. Buralarda sen şu an balık görebiliyor musun?
Genelde şöyle derin olan yerlerde görürüz değil mi? Balık kalmamış, nesli
tükendi herhalde. Pazarsuyu'nun bir sorunu herhalde bu. Pazarsuyu'nu
kurutmuşlar bence. Ama her şeye rağmen ortam inanılmaz. Şu güzelliğe bakar mısın,
resmen kartpostal gibi yani. Gerçekten kartpostal gibi. Bulunduğumuz mevsim
itibariyle de.Ağaçlar renk
değiştirmiş, onun da yansımalarını az çok görebiliyoruz. Atla beybi. Çok işimiz
var çok.
İşte burası derenin hemen yanındaki yol. Çekime başladığımızdan
beri bu yolu takip ediyoruz. Gördüğünüz gibi ortam harika. Ben buraya rüya gibi
bir yol demek istiyorum. Ne zaman bu yolu kullansam gördüğüm manzara beni
büyülüyor ve etrafıma bakmaktan kendimi alıkoyamıyorum. Yeşile, yükseğe,
doğaya, sessizliğe giden bir yol. Hemen sağ tarafımda bir taş ocağı var ve maden
faaliyetleri yürütülüyor. Burayı görüntülemek için uygun bir yer bulamadığım
için devam ediyoruz. İleride daha iyi noktalarda durarak görüntüler alacağız.
Sol tarafta yine güzel bir yer gördüm ve hemen motorumu geri
çeviriyorum.
Bunlar çok sağlıklı durmuyor.Geçiyorum.
Patır kütür patır kütür ses yapıyor gördün mü?. Şurası heyelan bölgesi, orası
uçtu. Buradaki atmosfer de fena değil. Burada da güzel bir manzara var.Gayet iç açıcı.Evet.Valla bilmiyorum bana
çok güven vermedi bu köprüde.Bakımsız
böyle yani.Devam ediyoruz.
Ve işte Kovanlık beldesine 22 km kala karşılaştığımız devasa bir taş ocağı.
Şimdi burada biraz durmak ve neler oluyor görmek istiyorum. Bu arada
motosikletimi yol kenarına park ederken Şahin veya Doğan olduğunu düşündüğümüz
bir yırtıcı kuşun önümüzden geçmesine şahitlik ediyoruz. Bir nevi yabani
hayatın hala buralarda olduğuna küçük de olsa bir işaret olsa gerek.
Şahin miydi o? İlk durduğumuz taş ocaklarından birindeyiz şu an.Hemen kolumu attığım yer, yani yolun altı Pazarsuyu Deresi. Ve kamerayı bu tarafa doğru çeviriyorum.Aktif hala çalışılan bir taş ocağı. Sesleri
de duyuyorsunuz.Devasa.Yani tek kelimeyle devasa bir burada yıkım
gerçekleşmiş.Başka söyleyecek bir şey
bulamıyorum.Böyle doğanın tabiatın
içinde ilerlerken.Bir tarafınızda
dere, bir tarafınızda yeşillik, ağaçlar.Mevsim geçişine bağlı renk değişimleri.Derken böyle taş ocaklarıyla karşılaşmaya başlıyoruz, bu gördüğümüz
üçüncü taş ocağı.Kaldığımız yerden
şimdi devam edeceğiz.Hadi bakalım.
Ve yolculuğa devam ediyoruz, motorumuzu yavaş yavaş derenin
kalbine ve doğanın içine doğru sürüyoruz. Derken çok geçmeden bir manzara ile
daha karşılaşıyoruz. Burada durmak istemedim, hemen sağ tarafımız yol boyunca
devasa bir taş ocağını barındırıyor. Anlatmaya gerek yok değil mi? Sadece taş
ocaklarında dursak sanırım bugün akşam olacak gibi, ne dersiniz?
İşte burada biraz durmak istiyorum, hem yol müsait hem de
gördüğüm bu korkunç manzaraya kayıtsız kalamayacağım. Gelin bu noktada birazcık
soluklanalım.
Çekimlere devam ediyoruz. Gördüğünüz gibi arkamda tek kelimeyle harika
bir doğa var. Pazarsuyu deresi.Bu
kahverenkli tabelanın ait olduğu yer.İşte
bakın.Size böyle süper bir yer
göstermek istiyorum.Birazcık şöyle
aşağıya doğru ineceğim.Biraz daha
ineceğim.Evet, buraya kadar indim
sizin için.Gördüğünüz gibi.Suyun zaten kendisi her zaman güzel.Tepeleri görüyorsunuz.Yeşili görüyorsunuz.Balık olmasa da.Ben hala balık göremesem de.atmosfer
harika.Hemen birazcık geride çimento
fabrikasına rastladık.Tamda böyle
derenin dibine kurulmuştu.Şimdi
buradan çıkalım tekrar.Kaldığımız
yerden bu akarsuyu takip ederek yukarıya doğru devam edelim bakalım bizi ne tür
bir manzara karşılıyor.Hadi şimdi
çıkalım.Kamerayı böyle bu açıda
tutarak yukarıya yola çıkıyorum.Yavaşça.Evet, şu kamyonda geçsin.Çok güzel.Evet, arabaların geçmesini bekliyorum.Bir araba daha geçsin.Odan
sonra belki sessiz bir ortam sağlarız.Bir
tane daha araba var.Bekleyeceğim.Sessizlik, sessizlik ve buyurun kameranın
arkasıyla sizi baş başa bırakıyorum.Bunu
nasıl yaparız?Kendime kızıyorum,
bunu nasıl yaparız?Şu güzelim
doğayı, şu güzelim memleketi bu hale nasıl getiriyoruz?Lütfen iyi bakın!Devam ediyoruz.
Taş ocağı buradan da gözüküyor.Hemen
dere kenarına atılan çöpleri, molozları görüyorsunuz.İğrençte bir koku var.Dayanılacak
gibi değil.
Bulunduğumuz yer Bozat ile Kovanlık beldelerinin yol ayrım
noktası. Sağ taraftan yukarıya giden yol Bozat’a sol tarafsa Kovanlık ile
Paşakonağı tarafına gidiyor. Biz Dere’yi takip ettiğimiz için ana su
kaynağından ayrılmadan yolumuza devam edeceğiz.
Yol boyunca yine inanılmaz güzellikler bizi karşılıyor. Yanı
başımızda bir dere, adeta pamuk gibi bize gülümseyen tepeler ve usul usul
süzülerek kask vizörümüze yansıyan güneş. Bu yolları çok seviyorum. Ama bu
güzellikler maalesef fazla uzun sürmüyor ve bir taş ocağında daha mola vermek
zorunda kalıyoruz.
Evet, kaskı ve montu giymek için durduk. Yine gördüğünüz gibi dere
kenarındayız. Arkamda yine küçük bir taş ocağı görüyorsunuz. O da şu an aktif
olarak çalışıyor. BAM GÜM!
İlk HES durağımıza doğru yavaş yavaş gidiyoruz. Etrafı
izleye izleye, havayı ve atmosferi sindire sindire ilerliyoruz. Sizce de ortam
muhteşem değil mi?
-Derken kara görünüyor ve burada durmadan edemiyoruz. Sizlerle
de karşılaştığımız bu manzarayı paylaşmak istiyoruz.
Evet, yol üzerinde karşılaştığımız ilk HES burası. Şöyle bir bakalım.
Devam!. Devamke.hu huuu.Çok güzel.Çok
çok çok çok çok.İşte budur!Bunu seviyorum ya.Dayanamıyorum
burada birde fotoğraf çekeceğim.Odun çuvallıyorlar muhtemelen.Onları
yolluyorlar buradan aşağıya yol kenarına getiriyorlar.Odun
ve fındıkları değil mi?Böyle bir sistem kurmuşlar.Şu
tepenin hemen yamacında.Şuraya bir çıkalım bakalım olur mu?Pek
güven vermiyor burası bana ama.Deneyeceğim.Belgeselcilik uğruna.Dereye
düştü ve.Çok iyi.Biraz fazla mı sallanıyor bu?Amanınn.Bu
biraz fazla sallanıyor.Evet, Pazarsuyu Deresini takip etmeye devam
ediyoruz.Balık arıyoruz, ama balık maalesef yok!.Şimdiye kadar birkaç tane taş
ocağını geçtik, bir tane hes geçtik.Yolumuz üzerinde yine bizi
bekleyen HES'ler ve taş ocakları var diye biliyorum.Yol
boyunca kameramın da şarjı bitmezse çekim yapmaya devam edeceğiz.Evet
efendim.Böyle tatlı bir mekandan.selamlar diyelim ve yolculuğumuz devam etsin.
Yol üzerindeki en korkunç manzaralardan birine doğru sürüyoruz.
Daha doğrusu yol bizi zaten oraya götürüyor.
Sizi güzelliklerle buluşturmaya devam ediyorum. Videomun, belgeselimin
bu kısmına kadar izlediğiniz için de ayrıca teşekkür ederim. Şimdi burada güzel
bir kare var.Gayet hoş.İnsanın içini açıyor.muazzam!Hemen
karşıya geçelim.Burada da yine Pazarsuyu'nu.Pazarsuyu'nun
artık yukarısı, adı neyse.Bu akarsuyu görüyorsunuz.Doğa
inanılmaz!Harika!Çok güzel şeyler var, gerçekten
memleketimizde güzel şeyler var.Ve arkamda.Maalesef, ne yazık ki.Böyle
bir manzara, burasıda aktif olarak çalışmaya devam ediyor.Evet,
yolumuza devam ediyoruz!Devam ediyoruz!
Artık durmaktan yorulduk, bu yüzden sadece kenarından geçmekle yetiniyoruz. Sol
tarafımızda yine farklı bir HES'i görebilirsiniz.
Hu hu, birazda böyle kasklı çekim yapmak istedik. Şu an arkamda
gördüğünüz, şurada bir yerleşke var burası "Kovanlık" diye geçiyor.
Bu tarafta Paşakonağı yaylasına giden bir yol var. Hemen gerimizde tabi ki
"Bulancak" geldiğimiz yer. Şöyle bir köprüden manzara çekelim. Az
önce geride bir HES bırakmıştık. Bu su yukarıya doğru devam ediyor. Birazcık
daha tırmanacağız. Yaylaya kadar muhtemelen gitmeyeceğiz. Böylece
belgeselimizin, küçük belgeselimizin sonuna yavaş yavaş gelmiş oluyoruz. Su
yine de çok güzel! Balık olmasa da çok güzel! HES'ler olsa da çok güzel! Taş
ocakları olsa da burası çok güzel! Ne yaparsanız yapın, ne olursa olsun.
Memleketimiz, güzel ülkemiz. Harika yerlerle dolu. Bu arada bu taraftan da
Aydındere'ye giden bir yol var. Henüz ben bu tarafa hiç gitmedim, ziyaret
etmedim. Oralara da bir ara vakit ayıracağım. Şimdi yukarıya doğru biraz daha
gideceğiz, hadi bakalım. Paşakonağı.Paşakonağı yaylası bize hem
yakın, hem de ben çok seviyorum.Doğası.Muazzam bir yer.Kovanlık'ın
çok az yukarısındayız.Paşakonağı yaylası yolu üzerinde.Burada
da.Böyle bir manzara var.Burada oluşturmuş olduğu.göleti
görüyorsunuz.Suyun yüzeyinde odun parçaları var,
muhtemelen yağışlardan kalma.Bu yolda, dediğim gibi Paşakonağı yaylasına
doğru çıkıyor.Baya böyle dik tırmanışa başlıyorsunuz.Kanalımda
paylaştığım videolarda Paşakonağı'na ait görüntüleri de bulabilirsiniz.Bu
arada bu mevsim geçişine bağlı.tepelerdeki, etrafımızdaki ağaçların bu renk
değişimine de şahit oluyoruz.Gerçekten, çok harika görüntüler var.
33 km’lik bu yolculuğumuzda karşılaştığımız tüm güzellikleri
sizlerle paylaşmaya çalıştık. Neyse ki küçük aksiyon kameramın şarjı bizi yarı
yolda bırakmadı ve çekimlerin hepsini yapabildik. Gördüğümüz manzaralar bizi
maalesef biraz üzdü. HES’ler ve taş ocakları bu yollara pek yakışmadı. Çok
kıymetli bir akarsuyun çok kıymetli bir yaylasına giden yol üzerinde daha güzel
manzaralar olsun isterdik. Yol boyunca dere kenarında suda oynayan insanları
görmek isterdik, piknik yapan, doğanın
sesine kulağını vermiş insanların olmasını. Suda ve havada daha fazla canlının
olmasını isterdik. Rafting sporunun şu an burada yapıldığına şahitlik etmek
isterdik. Kanosuyla derenin bir ucundan başlayarak sahile kadar iniş yapan ve Karadeniz’e
ulaşan sporcuları görmek. Yol boyunca keşfettikleri parkurlar üzerinde trekking
yapan insanları görmek isterdik. Bu ilk ve küçük belgeselimi izlediğiniz için
teşekkürler. Doğayı sevin ve onu koruyun.
Motorumun ön lastiği bittiği için acil olarak artık değiştirmem gerekiyordu ve maalesef piyasada 21 lastik bulmak zor olsa da bir şekilde Kenda marka bir lastik ayarladık. Ve geçtiğimiz gün lastik değişimi yapıldı. Fotoğraflarda göreceğiniz gibi devasa bir fark var, bitmiş ve yeni lastik arasında. Motoru lastik değişiminden sonra ilk kullanımda hissetlerimse şunlar:
Eski lastik çok fazla eridiği için tutunma meğerse çok zayıflamış. Yani lastik zemine tutunmakta güçlük çekiyor ve ben aslında yüzeyde direksiyonu rahat rahat çeviriyormuşum. Yeni lastikte direksiyonun bariz bir şekilde ağırlaştığını fark ettim, yani aslında tutunma dediğimiz olay artmış. Bir nevi biraz daha güvenli bir sürüşe geçmiş oldum. Siz siz olun bu kadar fazla lastiği eritmeden daha erken dönemde yenilemenizi yapın. :)
Biraz meşakkatli diyeceğim ama aslında yollara dikkat edildiğinde çok kolay bir şekilde nokta atışı zirveye ulaşmak mümkün. Bende geçen gün Şahinkaya Kanyonu'na gittim ve yolculuğumda ne gibi zorluklarla karşılaştım, Kızılırmak'tan karşıya nasıl geçtim, tırmanış ne kadar sürdü ve adresi şaşırmamak için nelere dikkat etmek gerekiyor gibi her türlü soruya yanıt vermeye çalışacağım. Lütfen atladığım bir şey olursa yorum olarak veya sosyal medya hesaplarımdan bana ulaşarak iletiniz. Mümkün olduğunca yanıtlamaya çalışacağım. Şimdi gelelim ufak tefek başlıklar altında Şahinkaya Kanyonu macerama:
Kanyonda neler yapılıyor?
Öncelikle kanyona ulaştığınızda hızlı bir şekilde yapabileceğiniz 2 şey var, bunlardan biri tekne turu yapmak, diğeri ise aracınızla Kızılırmak'ın karşısına geçerek (Arabalı küçük vapurlar var) zirveye doğru gitmek. Bunların her ikisini aynı güne sığdırmakta mümkün tabi ki, bizim çok vaktimiz olmadığı için tekne turu yapamadık ve direkt zirveye ulaşarak manzaranın tadını çıkardık. Ayrıca yamaç paraşütü gibi çeşitli sporların yapıldığı da söyleniyor fakat her gün ve her hava koşulunda yapılamayacağı için bu gibi şeylere değinmiyorum. Aklıma gelmişken ırmak suyu sakinken o kanyonda çok güzel kano kullanılabilir. Neyse buraları geçelim.
Zirveye Tırmanış Nasıl Yapılıyor?
Zirveye yürümek için aracınızla vapur ile Irmak'ın diğer tarafına geçmeniz gerekiyor ve aracınızla karaya çıktıktan sonra hemen karşınızdaki evlerin bulunduğu yerden tabelayı takip ederek "Zirve" yoluna giriyorsunuz. Yol biraz bozuk, özellikle cross motor ve arazi araçları için harika olur ama normal aile araçları biraz daha yavaş yavaş çıkabilecektir. Yaklaşık 15 dakika gibi bir sürede zirveye yakın bir yere aracınızı park ediyorsunuz. Park etmek için bir çimenlik alan gibi yer var. Yerel halk burayı "meyve ağacının orası" diye tabir ediyor. Yani büyük meyve ağacının oraya aracınızı bırakıyorsunuz. Geri kalan yolu yürüyerek devam etmeniz gerekiyor. Yine hatırlatmak isterim ki aracınızı bıraktıktan sonra bozuk ama cross motor ve arazi araçlarının gidebilecekleri kadar geniş ve aslında keyifli bir yol var ama bu yolu normal arabalar geçemez. Ardından bu yolda bir noktada bitiyor ve zirvenin bulunduğu noktaya dar, dik ve hafif kaygan bir zeminde tırmanış yapmaya başlıyorsunuz. Yaklaşık 15-20 dakika kadar da burada tırmanış yaptıktan sonra zirveye ulaşıyorsunuz. Ohhh işte burası olağanüstü, evet geldiğinize değiyor. Merak etmeyin.
Vapurların Olduğu İskeleye Nasıl Ulaşılır?
Bunu hem metinle hem de yazarak paylaşmak istiyorum. D030 karayolu üzerinden Vezirköprü ilçesine doğru gelirken, ilçe merkezine girmiyor ve yoldan ayrılmıyorsunuz. Karayolda ilerlerken "Adatepe" köyüne sapacakmış gibi "İsmail Hakkı Koç Caddesine" giriş yapıyorsunuz. Bu yola girdikten sonra sadece tabelaları bile takip etseniz iskeleye 15 dakika içerisinde ulaşabilirsiniz. Zaman kavramım net olmayabilir ama bu yol sizi iskeleye götürecek merak etmeyin. Sırasıyla Adatepe köyü, Oymaağaç Köyü ve sonrasında da Şahinkaya Kanyonu'na ve Kızılırmak'a ulaşmış oluyorsunuz. Bulunduğunuz yol sizi iskeleye kadar götürüyor. Buradan da vapura binerek Irmak'ın karşısına geçerek zirveye ilerleyebiliyorsunuz.
Vapurla Karşıya Geçiş Ücreti Nedir?
Arabayla karşıya geçmek için bizden 40 lira aldılar, bu arada aynı vapuru paylaştığımız Alman bir turistten 50 lira aldıklarını gördük. Sanırım fiyat konusunda çok stabil değiller. Buna dikkat etmekte fayda var, pazarlık yapmak iyi olabilir. Ayrıca çok kısa mesafe olmasına rağmen bir araç geçiş ücretinin 40 lira olması yine de pahalı gibi geldi bana. Geçmek zorunda olduğumuz için paşa paşa biraz verdik, Irmak'tan karşıya gidiş geliş tek araç için 80 lira. Biraz pahalı değil mi sizce de?
Zirvede Kamp Yapmak Mümkün mü?
Evet mümkün, malzemelerinizle birlikte gelip zirvede uygun bir yer bularak çadırınızı kurabilir ve güzel bir kamp deneyimi yaşayabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken tek şey kamp atacağınız yeri iyi belirlemenizdir. Onun dışında sizin için sorun olacak herhangi bir şey yok. Uyarı olarak sadece kamp atacağınız gecenin hava durumuna mutlaka bakmanız olabilir. Yoğun bir yağmurda zirvede olmak istemeyebilirsiniz.
Zirve Nasıldı?
Yürümenize, terlemenize, belkide saatlerce yol yapmanıza değecek kadar güzel bir manzara sizi bekliyor. Eğer burayı görmek istiyor ve hele de bir kaç saatlik mesafelerde oturuyorsanız üşenmeden burayı görmeye gelin ve o zirveye ulaşın. Size gerçekten iyi gelecek. Bu arada Youtube'daki videoma da bakabilirsiniz. Zirveye tırmanışı, vapuru ve manzarayı kısa kısa çekmeye çalıştım.